Duyar-Farkındalık Metre

Eurovision şarkı yarışmasında birincilik, Dünya Kupasında ikincilik, Orhan Pamuk’la gelen Nobel ödülü ve Azra Akın’ın dünya güzeli olduğunun teyit edilmesi gibi çılgın kazanımları olan 2000'ler Türkiye’nin uluslararası alanlarda yıldızının parladığı bir dönem oldu. Peki bunca kazanımın olduğu dönem bunları getirirken bizden ne götürdü?
Popüler kültür; hızlı tüketmeye, çabuk değişen gündeme, çoğu zaman kültürel yozlaşmaya ve değişkenliğe ev sahipliği yapan bir kavram olduğu için tam bir İkizler burcu erkeği diyebiliriz. Ülkemizi de etkisi altına alan bu dönem hayatımıza 2000’li yıllarda girdi ve sosyal medyanın dünyayı yönettiği günümüzde de tüm dünyayla beraber Anadolu’yu da kontrol etmeye devam ediyor. Muhtemelen istemediği otun burnunda biteceği bu yazıda parmak basmak istediğimiz yara ise; tüm gündemi kocaman ağzına atıp kül eden dev bir fırını andıran popüler kültürün yarattığı “duyar kasmak” olayı.
Küreselleşmenin zirvesine ulaşmış olan dünyada engelli bireylerin artık daha fazla farkındayız. Çeşitli yasal düzenlemelerle gelen erişim kolaylıkları, engellerle birlikte kazanılan başarılar ve başarıya giden yolda verilen destekler gibi hareketler sayesinde yaşamın kendisinin ve getirdiklerinin herkes için ulaşılabilir olması yönünde muhteşem kilometre taşları inşâ ediyoruz. Erişilebilir mekanların derlenip toparlandığı Pingoin gibi platformlar ne kadar ilerlediğimizin bir örneği. Listesindeki mekanların azlığı ise kat etmemiz gereken daha ne kadar yol olduğunun bir kanıtı elbette.
Tüm bu inişli çıkışlı farkındalık mücadelesinin en can sıkıcı noktası ise hayatımıza giren duyar kasmak söz öbeği maalesef. Önceleri, anlamadığı her konuyu doğaüstü bir olay zanneden insan şimdi de anlamadığı, bilmediği her şeyi düşünmeden yorumlamaya çalışıyor. Empatiden yoksun bir şekilde tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olan bir insanın dönme dolaba binme ihtimalini düşünmeyi duyar kasmak olarak görüyoruz. Duyarlı olmanın abartılması anlamında kullandığımız bu ifadenin ölçeği ise henüz ortaya atılmadı.
Peki bu değişken kültürün bir sivilcesi olan duyar kasmak ile farkında olmak arasındaki çizginin kalınlığı kaç cm?
Bu soruyu cevaplayamıyoruz çünkü sorunun bir anlamı yok. Engelli bireylerin farklı görüldüğü yüzyılı hepimizin geçtiğinin farkındaysak eğer, genellemelere dayalı düşünmekten vazgeçmeliyiz ve olayların çözümüne bireysel olarak bakmalıyız. Bunu yaptığımız taktirde engelli bir bireyin hayatıyla ilgili ihtiyaç duyduğu eşitlik kendisine sağlandığında herhangi bir duyarlılık göstermek zorunda kalmayacağız.
Yeryüzündeki her canlıya saygı duymayı öğrendiğimizde kimsenin bizim farkındalığımıza da ihtiyacı kalmayacak. Yıllardır verilen mücadeleyle hak edilmiş kazanımları ve mücadelenin kendisini bu saçma sapan ifadeyle değersizleştirmek insanın yapabileceği en büyük kötülüklerden biri olabilir bu bağlamda.
İşte yazının başında bahsettiğimiz harika olaylara uzun zamandır aç olduğumuz için şimdi sosyal medya canavarının da ortak yapımıyla gelen, kültürel sivilce, aşağılayıcı “duyar kasmak” ifadesi en çok da bu yüzden tehlikeli. Canlıyı birey olarak görüp saygıyı kaybetmedikçe ve gerçekten bireysel hakların farkında oldukça kasılacak pek bir şey kalmayacaktır. Gerçeklikten uzak bu yakıştırmarıyı farkında olmakla karıştırmadan mücadeleye devam etmeliyiz. Herkesin kastığı kendine diyor ve bir sonraki yazıda sosyal medya canavarını incelemek üzere vedalaşıyoruz.